Köşe Yazarımız Mahmut Durman Yazdı ''Ahdinde Durmamak''
Şüphesiz Âdemoğlu ilk sözünü Kâlû Belâ’ da Rabbine karşı verdi,
Cenâb-ı Hakk’ın; ruhları yaratıp,
“–Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurduğu vakit;
“–Elbette yâ Rabbî!..” diye cevap verdiğimiz; «Kalû Belâ»daki ahde vefâdır.
Evet İnsanı insan yapan ahde vefâdır. Ahdine sahip çıkmasıdır. Sözünün eri olmasıdır…
Süslü kelimelerle gösteriş peşinde koşmak, değilken öyleymiş gibi davranmak, “-mış” gibi tavır sergilemek, ahde vefaya ihanettir.
Ebû Dâvud’tan nakledilen Hadisi Şerife göre;
Abdullah b. Ebi’l-Hamsâi şöyle dedi:
Hz. Peygamber ile risaletinden önce bir yerde buluşmak üzere konuşmuş ve vaatleşmiştik. Fakat unutmuşum, üç gün sonra aklıma geldi ve hemen konuştuğumuz yere gittim.
Baktım ki orada bekliyor. Beni görünce, “Ey genç delikanlı! Bana biraz sıkıntı verdin çünkü (sözümün gereği) üç günden beri burada bekliyorum.” dedi.
Evet bu hadise mütekabil Bizler Kalû Belâ ‘da Rabbimize, ehli sünnet itikâdı üzerine olan müslümanlar olarak Resulullah Aleyhi Salat-u Vesselam efendimizin izinde gitmeye ahdettik.
“Dil ile tasdik kalp ile ikrar” ettik. Bundan sebep Müslümanlar için dilinden ve elinden güven içinde oldukları kimsedir nitelendirmesi yapılır. Bundan sebep akraba eş dost sıla-i rahim önemsenir.
Yazının Devamını Okumak için Lütfen Tıklayınız